8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
“Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en iyi davrananınızdır.”
Hz.Muhammed (s.a.v.)
Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun!
1977 yılında Türkiye’nin de üye ülkeler arasında yer aldığı Birleşmiş Milletler tarafından 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü ya da Dünya Kadınlar Günü olarak anılması kabul edildi. Aslında bu günün iki asra dayanan geçmişi var. 1910 yılında Danimarka’da toplanan kadınlar konferansında, Alman Sosyal Demokrat Partisi’nden Clara Zetkin , 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçilerin anısına 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önermiştir. Türkiye’de ise BM’in tanımasından daha önce 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlandı.
Gün böyle başladı.
Kadın ve toplum. Kadın ve erkek. Kadın ve gelenek. Asırlar öncesinden süregelen bir kavganın, bir uyuşmazlığın nesnesi olagelmiştir. Kadın merkezli sorunlar her zaman toplumların aşamadığı sorunlar yumağı olarak kartopu gibi büyümeye devam ediyor. Eski tarihlerde kadınlar insan mıdır diye tartışılmıştır. Cahiliye döneminde, kadınları insandan dahi saymıyorlardı. Herkesin bildiği gibi, erkek çocuk doğurmak sevinmeye sebepti. Kız çocuğu dünyaya getiren kadın başına gelecekleri bilir ve üzülürdü. Utanır ve suçlu konumuna düşerdi, hatta kadın, kız çocuğu doğurduğu için ailenin tüm fertleri suçluyu bulmuşlardı. Hedefte erkek çocuk doğurmayan kadın vardı. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmeleri roman ve film konusu değil gerçek hayatın ta kendisiydi cahiliye döneminde. Şiir ve edebiyatın zirvede olduğu cahiliye döneminde kadınlara insan gözü ile bakılmamasının çelişkisini de anlamış değilim. Şiir ve edebiyata konu olan taş ve toprak mıydı, yoksa vicdansız yürekleriniz mi?
Cahiliye döneminde kadınlara insan gözü ile bakılmıyordu da sanki Avpuda’da el üstünde mi tutuyarlardı. Batı, kadınları tarih boyunca en fazla istismar etmiş ve kadının ne olduğunu tartışma konusu yapmış bir toplumdur. Avrupa hiç masum değil bu konuda. Bazen kadınlar bir günahı nedeniyle ateşe atılıp yakılırdı. Çoğu günahsız ve sebepsiz yere kadınların şeytanla birlikte olma ihtimaline karşı öldürtmüşlerdir. Roma’dan İngiltere’ye, İskoçya’dan tüm Avrupa’ya kadar tarihin sayfaların kadınlara yapılan işkencelerle doludur.
Kadın insan olduğunu İslâm Dini ile anladı. Avrupa’da 17-18’inci yüzyıla kadar kadın insan mı şeytan mı tartışmaları yaşana dursun. İslam Dini 14 asır önce kuma gömülen kadını alarak, el üstünde tutuyor ve ayaklarının altına Cenneti sermişti. Hz.Peygamberimiz “Cennet annelerin ayakları altındadır.”, “Dünyada bana üç şey sevdirildi. Kadın, güzel koku ve namaz gözümün nuru kılındı.”, “Kadın erkek bütün insanlar, tarağın dişleri gibi birbirlerine eşittirler.”, “Sizin en hayırlınız kadınlara karşı iyi davrananızdır.” gibi kadınları onura eden hadisleri vardır.
Feminizm düşüncesi, kadın hakları dernekleri, dünya kadınlar günü kutlamaları hep bir hak arama ve var olma düşüncesinin sonuçlarıdır. İyi niyetle yapılan çalışmalar var elbette fakat kadın her zaman kullanılmış, kullanılmaya devam etmektedir. Hz.Muhammed (s.a.v) 632 yılında irad ettiği Veda Hutbesi’nde, gerçek anlamda kadın haklarını dile getirmiştir. “Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim… Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, kadınların da sizin üzerinde hakkı vardır. “ “Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allah’ın size emanetidir. Onlara yumşak olun, iyilik edin.”diyerek bizlere ve tüm çağlara hatırlatmıştır.
Ve fakat,
Kadınların, sosyal ve siyasal hayatta yer edinmeleri, siyasi hayata katılarak seçme ve seçilme hakkı elde etmiş olmaları, ekonomik anlamda özgürleşmeleri tam anlamı ile hakların verildiği anlamına gelmiyor. İçinde bulunduğumuz modern çağda da kadın, olması gerektiği yerde midir? Batının ve takipçisi emperyal düşüncenin tek amacı sömürmek ve para kazanmaktır bunun için iyi niyetli görünümlerle, paketlenmiş, süslenmiş organizasyonlarla yine kadını kullanmaya devam ediyor. Ve kadın üzerinden para kazanmaya devam ediyor. Kadın dernekleri, kadın hakları savunucuları neden sessiz kalır? Araba tekerleği reklamında kadın neden kullanılır? Neden hep kadınlar vitrindedir? Nedenini biliyoruz elbette ama sessiz kalınmasına anlam veremiyoruz.
Avrupa’da kadınlara birçok haklar tanınmış, Türkiye’de de kadın hakları konusunda ciddi bir ivme kazanılmış. Artık kadınlar sosyal ve ekonomik alanda ileri seviyelere geldiler. Partilerin yönetim kadrolarında kadın oranlarının çokluğu ile övünüp duruyoruz, şirketlerimizin yönetiminde kadınların istihdam edilmesi övünç kaynağı. Kadın şöförler, kadın valiler, kadın kaymakamlar, kadın belediye başkanları, kadın başkanlar, kadın başbakanlar… Bunlar bir değer mi sizce?
Dünya’da vesika verilerek çalıştırılan kadınlar olduğu müddetçe bir başarı elde edilmiş olmayacağız.
Neden kadınlara vesika veriliyor da, vesikalı olan kişilerin mekanlarına giden erkeklere vesika verilmiyor?
Değişen ne var?
Cinsiyet mi?
Kadın kadın da; erkek erkek mi?
Kucağında büyüdüğümüz kadınlarımıza saygı göstermeyen erkekler erkek mi?
Neye göre erkek? Kime göre erkek? Hangi kadim kültüre göre erkek?
Kadının namussuz olduğu yerde, erkeğin elinin kiri olması insani bir ayrım mı?
Dünyada ve ülkemizde vesika verilerek çalıştırılan kadınlar ve mekanlar olduğu sürece hak ve eşitlikten habsedilmesi başımızın kuma gömülmesidir.
Gözlerinizi kapatın ve kadın haklarını kutlayın.
Gömün başınızı kuma!