DEĞERLERİMİZİ UNUTTUK MU?

Türk Milleti olarak her ne kadar çok çalışkan olsak da,  insan olarak dinlenmeye, stres atmaya, hava alacak mekanlara gitme ihtiyacımız herkes gibi bizimde var.

Zaman zaman iş yoğunluğundan “’Tebdili mekânda ferahlık vardır.” anlayışı ile yazın sahillere, kışın ise kış turizminin yaşandığı yerlere gitme ihtiyacı hissederiz.

Bir yıl boyunca yoğun iş yaşamından biraz uzaklaşmak için ellerimizde bavullarımızla turizmin bölgelerine gittiğimizde etrafımızdaki insanların ellerini ovuşturarak bizleri para olarak görmelerinden rahatsızlık duyuyoruz artık. Yerli ve yabancı turistleri “sağılacak inek” olarak görmekten ne zaman vazgeçeceğiz?

Yaz turizminin yaşandığı yerlere gittiğimizde; “Efendim, burada sezon üç ay. Maalesef çok az. Ne kadar kazanırsak bu üç ayda kazanıyoruz. Geri kalan dokuz ayı, üç ayda kazandığımızla geçiriyoruz.” diyorlar.

Kış turizminin yaşandığı yerlere gittiğimizde; “Efendim, burada sezon Aralık ayı ile Martın ortalarına kadardır. Sezon çok kısa…” diyorlar.

Biz de; “Zaten biz de sizin dokuz ayınızı rahat geçirmek için, on bir ay boyunca çalışıyoruz. Siz turizmcilerin, turizm bölgesinde yaşayan esnafın, tüccarın, beş yıldızlı otel sahiplerinin iyi yaşaması için biz on bir ay çalışıyoruz. Biz zaten sizin rahat yaşamanız için on bir ay boyunca çalışıyoruz. Sizler iyi yaşayın, bizlerden kazandığınız paralarla otelinizdeki eksik olan hamamınızı, saunanızı yaptırın. Uludağ’da yer alan otelinize bir de yaz sezonu için Bodrum’da, Antalya’da, Çeşme’de yıldızlı oteller açın.  Çocuklarınızın çok iyi eğitim almaları için Amerika ve Londra’ya gönderebilmeniz için biz zaten sizin için on bir ay boyunca çalışıyoruz. Sakın sizler lüks hayatınızdan vazgeçmeyin bizler sizler için  çalışıyoruz.

Nereye gitsek aynı konuşma; “Efendim, sezon çok kısa.”

Üzülmeyin! Bizim çalışma sezonumuz on bir ay. Sizin için çalışıyoruz.

Ülkemizde tatil yapmak neden bu kadar pahalı?

Geçtiğimiz yaz sezonunda Ege bölgesinde bir yere gitmiştik. İki katlı, üç katlı yerleşim yerlerinin alt katları önceden ahır olduğunu söylediler. Şimdilerde ise aylık kiraları on binlerce lira. Artık, ahırdan kalma eser kalmamış tabi ki. Caddeler, sokaklar pırıl pırıl, çiçekler içinde mekanlar. Güneşli bir günde, su almak istedim. Ahırdan bozma bir markete gittim. Market sahibini biliyorum. Daha önceki senelerden de tanıyorum. Üst katları kendilerine ait, alt katlarında on binlerce liraya vermiş dükkanları var.  Kendine de bir market açmış.  Müşterilerine karşı, saygısız mı saygısız. Hiç tenezzül etmiyor, müşterisine teşekkürü fazla gören eski bir çoban. Ancak, şimdi marketler ve dükkanları olan esnaf (!) Marketten bir litrelik su aldım 2 TL ödedim. Ertesi gün, birkaç dükkan yukarıda yer alan marketten yine bir litrelik su aldım 3 TL ödedim. Su aynı, marka aynı, litresi aynı. Bu kadar keyfilik olur mu?

Biz inek miyiz?

Yerli ve yabancı turistleri inek gibi görmeleri çok ahlaksızca bir davranış olarak görüyorum.

Yine yakın bir zamanda, kış sezonu için gittiğim bir mekanda, otellerin tamamı farklı farklı fiyat politikası uyguluyor. Biri tam pansiyon, diğeri yarım pansiyon, diğeri her şey dahil.

Bölgenin en büyük otellerinden birinde sabah, öğlen ve akşam yemekleri var. Ayrıca, köşede tüm gün boyunca kaynayan kazanda kokuşmuş çay ve makine kahvesi ücretsiz. Ancak, bu kokuşmuş çay ve makine kahvesi haricinde demleme çay içerseniz garson elinde kağıt kalemle “Efendim oda numaranız kaçtı?” diyerek ücretin altına imzanızı atıyorsunuz. Kokuşmuş çay bedava, demleme çay uçuk fiyata. Sabahtan akşama kadar birkaç bardak demleme çay içmek istiyor insan bu kış gününde.

Bölgenin en büyük ve önemli otellerinden birinde sabah, öğle ve akşam yemekleri ve tatlılar yığınla. Ancak tat ve lezzet yok.  Sabah kahvaltısında bir tane kaliteli peynir yok. Peynirler çamur, zeytinler kömür gibi. Kış gününde sıcak bir çorba içmek istiyor insan. Çorbalarda lezzet yok. Çıkarttıkları çorbaların tamamı krema yığını.

Tatil bölgelerinde yaşlı turistleri herkes gibi bizde görüyoruz. Kışın gittiğimiz yerde de karşımda 80 yaşını geçmiş erkek ve kadın yan yana kayak bölgesindeki kayak yapanları izleyerek salebini yudumluyordu. Tatil bölgelerinde yaşı 80’i geçmiş kadın erkek el ele gezen yabancı turistleri görünce, ülkemin yaşlı ve fedakar insanları gözümün önüne gelir. Bizim fedakar ve vefakar yaşlı insanlarımız neden yabancılar gibi güzel ve bütçelerini sarsmayan tatil yapamazlar. Yabancı emekliler en güzel tatil bölgelerinde tatillerini yaparken, bizim insanlarımızın para hesabı yapması üzücü.

İşletmeciler ücret politikalarını gözden geçirmeleri gerekiyor biran evvel. Yabancıya ucuz, kendi ülke insanımıza pahalı tatil uygulaması çok ahlaki olmasa gerek.

 

Loading