AH ESKİ İSTANBUL

İstanbul’da
Yıllar önceydi.
Çok eski değildi ama dün gibiydi.
1990’li yıllar.
Lise yıllarında bir yaz mevsimi
Mahelleye su tankeri gelmiş diye söylenti çıkmıştı
Öndeki çocuk, arkadaki kadın ve sırtındaki çocuğu ile koşuyordu kalabalıklara doğru
Ellerinde aleminyum tencerelerle bir avuç su için.
Mahalleye su tankeri gelmişti,
Evden aldığım su bidonları ile koştum koştum, kalabalığın içine karıştım
Yetiştim insan seline.
Su kuyruğu diğer ilçe sınırlarına varıyordu neredeyse.
Bekledim, bekledim saatlerce bekledim elimdeki su bidonu ile.
Bir bidon su alabildim yorgun argın.
Döke döke eve götürebildim, çocuk bedenimle.
Yarısı yolda dökülmüş, bidonda kalanla avunmuştum.
Bir bidon su.
Ya duşa girecektik, ya bulaşıklar yıkanacak ya da yemeğin suyu konulacaktı.
Karar aile meclisinin.
Yemek yapılırdı.
Duş yine düş olmuş, sonraya bırakılırdı.
Bulaşıklar yığın yığındı evlerin mutfaklarında.
Yine aynı yıllardı.
Bir bidon suya hasret yaşam devam ederken,
Liseden çıktım, Kabataş’tan bindin otobüse,
Şehrin merkezinde indim.
Tozlu yollardan geçerek,
Çöp yığınları arasında büyük çabalarla evime vardım.
Çöplerin yaydığı kokular yormuştu zihnimi,
Yollarda geçtiğim çöp dağları yormuştu  bedenimi.
Sonunda evime vardım.
Öylece yorgunluktan kala kaldım.
Elimi yüzümü yıkamak rahatlatacaktı kendimi,
Alacağım bir duş temizleyecekti bedenimi.
Ellerimi uzattığım,
Aynı ses.
Tıs.
Tısss.
Tıssssss…
Bir hafta olmuş, musluktan hala tıs.
Hiç unutmuyorum, ağladım, ağladım.
Daha 18 yaşındayım.
Ellerimi kaldırdım:
“Allah’ım! İstanbul’umuzu yaşanmaz hale getiren,
Çöp dağları ile savaşmamıza göz yuman,
Hava almak için dahi dışarı çıkılmaz hale getirenleri,
Sözenleri, dönenleri sana havale ediyorum.”
Çocuk masumiyeti ile yaptığımız dualar kabul olmuştu.
Tarih 27 Mart 1994.
Sanki savaştan çıkmış bir İstanbul’duk.
Her yer toz duman,
Bir gün bir anons
“Kalp hastaları, nefes darlığı çekenler, acil olmadığı sürece dışarı çıkmasınlar.”
İstanbul yaşanmaz halde.
Savaştan çıkmıştık sanki, toz bulutu vardı her yerde
Nefes almayı özlemiştik,
İstanbul boğuluyordu.
İstanbul ağlıyordu.
Tarih 27 Mart 1994.
Bu millet unutmayacak,
İstanbul unutmayacak
Yaşanmışlıkları, yaşananları.
İstanbul yeniden doğdu
Bunu herkes Recep Tayyip Erdoğan’a borçlu.
Vefakar dost!
Dostluğumuz çok eskilere dayanır.
Sen hatırlar mısın bilemem.
Ama biz seni hiç unutmadık.
İstanbulumuzla hep hatırladık.
Biz eski dostlar!
Her zaman her an, seninleyiz buna inan.
Vefakar dost!
İt ürür kervan yürür.
Bizim derdimiz Medeniyet inşa etmek.
Yeniden büyük Türkiye’yi
Seninle inşa etmek.
Yolumuz ve bahtımız açık olsun
Size selam olsun.

Loading