SEVGİLİLER GÜNÜ

Je t’aime, Ez jide pır hezdıkım, Doset daram, Ana behibak, Volim te, I love you,     Seni Seviyorum, Ich liebe dich, Ti amo, Bu cümleler yazılışları ayrı fakat anlamları aynı olan sevgiyi, aşkı ifade eden cümleler.

Dünyanın her yerinde, her canlı sevgiden ve sevilmekten anlar. Farklı lezzetler, farklı tatlar, farklı iklimlere sahip dünyanın çeşitli coğrafyalarında değişmeyen lezzet ve tat sanıyorum sevgi ve aşk. Afrika’nın Boynuzlu Kavunu’nu, Amerika’daki pizzayı, Kuba’da üretilen en meşhur puroyu tatmadan yaşayabilir miyiz? Avakodo’ya, Suşi’ye, çok mu ihtiyacımız var? Güney Amerika’da bulunan Cupuacu, Mamey’i, Malezya’nın Durian’ı ömrünüz boyuncu yemeden, içmeden yaşayabiliriz. Fakat insan olarak bizler, hayvanlar, çiçekler, böcekler sevgi ve aşk olmadan yaşayamayız. Dünyanın en katı kalpli insanı da sever, sevgiye ihtiyacı vardır. Hava, su gibi ihtiyacımız olan sevgi, sevilme duygusu her canlının kün emri ile birlikte yerleştirildiğini düşünüyorum.

Yine bir başka gün… Sevgililer Günü

Aşkın ve sevginin en büyük tecellisi olan insan.

Bu günlerin tüketim günü, alışveriş için dayatılan bir gün şeklinde düşünenler, yazanlar olabilir haklı da olabilirler bir yönü ile fakat diğer günler için nasıl düşünmemiz gerekiyor?  Anneler, babalar günü… Doğum günleri… Bunlar için de aynı şeyleri söyleyemez miyiz? Bırakın da insanlar kutlanan güzel günler vesilesi ile ömür boyu sürecek sevgilerin başlangıcını yaşasınlar. Sevgililer günü kutlanmadığı diğer zamanlarda millet olarak sevgiden boğuluyor muyuz? Her şeye bir eleştiri yapmak yerine güzel günlerin başlangıcına ve yaşanabilir bir toplum için bu günlerin daha iyi nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda çalışmalar yapılması gerektiğini düşünüyorum. Sevgililer gününün mistik ve eleştirel olarak bakmak yerine, sevgisiz ve şiddet toplumu olmaktan nasıl kurtulabileceğimizi düşünmek, panel ve organizasyonlar yapmak sevgi toplumunu inşa etmek için çabalar göstermek gerekliliği üzerinde durulmalı.

Bana katılır ya da katılmazsınız. Ben, güzellik adına, sevgi adına her zaman her şeyin en güzelinin yaşandığı bir toplum inşa konusunda çalışanların yanındayım.

Sevginin ve aşkın kaynağının nereden geldiğini biliyorum. Sevgisiz ve suratsız bir toplum içinde yaşamaya adeta alıştırıldık. Evde, okulda, çalışma hayatında her zaman somurtan toplumlar sevgiden, sanattan, aşktan bir şey anlamayacaktır. Halbuki insanlar etrafına bakmıyorlar mı? Bir papatyanın güzelliğini görmüyorlar mı? Bir gülün rengini görmüyorlar mı? Güneşin, ayın, yıldızların sevgi ve aşk ile insanlığa hizmet ettiğini görmüyorlar mı? Bizler sevgimizi en yakınımıza, çocuğumuza, çalışanımıza esirgiyoruz. Kahkahalarla gülmek istiyoruz belki ama içimizdeki benlik bizi hiç bırakmıyor. Anne ve baba isek çocuklarımız şımarmasın diye gülmüyor, sevgimizi göstermiyoruz. Eş isek, eşlerimize sevdiğimizi söylemiyor, seni seviyorum cümlesini hayatımız boyunca bir kere söylemeden de ölüp gidiyoruz. Patron ve amir isek çalışanlarımıza merhabayı esirgiyor, halini hatırını sormadan makam odasına koşturuyoruz böylelikle saygı kazanacağımızı düşünüyoruz. Yanılıyoruz! Hiçbir zaman bu şeklide sizlere, bizlere saygı duyulmayacaktır. Bir dokunuş, bir gülüş, sevgi ile bakış sizleri unutulmaz ve saygınlık kazandıracaktır.  Sevgisiz bir toplum ve dünyada yaşar olduk. En küçük mecradan metropollere kadar sevgisiz bir toplumun oluşması için elimizden geleni yapıyoruz. Siz kimsiniz Allah aşkına? Biz kimiz Allah aşkına?

Sevgi ile konuştuğumuz çiçekler ayrı bir açıyor. Sevgi ile yaklaştığımız tüm hayvanlar ayrı bir sevinçle bizlere karşılık veriyor.  İki yıl önce hiç unutmuyorum bir otelin Golden Retriever cinsi köpeği vardı. Üç gün kaldığımız otelden ayrılırken kapıyı açtığımızda karşımızda bize havlarken bulduk, kapıdan çıkamamıştık. Otelin sahibi o sırada bize doğru yaklaştı ve sırt çantalarınızı sırtınızda gördü ve gideceğinizi anladığı için gitmenizi istemiyor. Onun için sizi bırakmak istemiyor dedi. Biz o Golden cinsi köpeği sadece başını okşamıştık. Beş ay önce güzel ülkemizin yine bir yerinde Kurban Bayramı dolayısı ile gittiğimiz bir haftalık tatilimizde butik otelinin Rıfkı adında bir kedisi vardı. Rıfkı her sabah ve akşam yemeklerinde masamıza gelir bir şey vermeyince çekip giderdi. Tatilimizin ikinci günü Rıfkı’ya peynir ve böreğimizden ikram ettik. Sonra kendisi ile arkadaş olduk. O günün sabahı kalktığımızda odamızın bahçeye bakan kapısını açtığımızda balkon kapısının önünde bizi bekliyordu. Otelin 15 tane odasının içinde bizim odamızı bulmuş ve sabaha kadar kapının önünde yatmış ve bizi beklemişti. Gerçek sevgiyi ve aşkı çiçekler, ağaçlar, yapraklar, hayvanlar anlıyor, Rıfkı kapıda bir peynir karşılığında nöbet tutuyor sevginin karşılığında, sevgisini ve sadakatini  gösteriyordu.
Bugün, 14 Şubat Sevgililer Günü… Diğer ifade ile aşk ve sevgi günü ilan edilmiş. Bugünü kutlamak için aramızda sevgi ve aşkı yaymak için bugünün başlangıcı Antik Çağlara kadar gidelim mi? 14 Şubat günü İmparator Claudius’un rahip Valentine’yi öldürdüğünü ve o günden sonra her yıl 14 Şubat’ın Sevgililer Günü olarak kutlandığını bundan dolayı bugünü kutlamak Papaz Valentine’ye sahip çıkmak anlamına mı gelir? Rivayetlere göre Hristiyan Papaz Valentine, evlenmesi yasak olan Romalı askerlerin gizlice evlenmelerine yardımcı olmuş bundan dolayı öldürülmüş. Valentine, iyi de yapmış.

Sevgililer Günü olarak kutlanan 14 Şubat tarihin belirli dönemlerinde zaman zaman sekteye uğramış ve son yüzyılda Amerikalılar tarafından tekrar kutlanmaya başlaması ile tüm dünyada hediyeleşmeler ve sevgilerini ifade etmek için alınan hediyelerle ticaretin canlandığı bir gün haline gelmiş. Sadece Sevgililer Günü ticaretin canlandığı ve ticari gün olarak görmenin o günü kurban seçmek olduğunu düşünmeden edemeyeceğiz. Yaşadığımız sürece herkes sevdiğini hediyeler alır. Bayramlar, özel günler ticaretin canlandığı günler olmuştur. Sevgililer Günü Valentine’s Day olarak kutlanmaya başlanmıştır onun için kutlanmasını hoş karşılamayanlar olabilir, o zaman Pazartesi günü işe gidilmesin. Cuma günü Cuma namazını şehrin en güzel camiinde eda edeceğim diye diyerek kendimize izin verelim. Papa XII. Gregory tarafından Hz.İsa’nın doğumunu esas alan Miladi takvimi kullanmayalım. Pazar günleri işe gidelim. Nasıl olur?

Sevgiye her zamankinden daha da ihtiyaç duyulan şu günlerde sevginin, aşkın, merhametin hakim olduğu güzel günlere birlikte ulaşmak ümidi ile…

Sevdiğinizi ve sevgimizi hiç bırakmayalım.

Sevgi ile kalın…

Loading

Leave a Reply