MASUM SORULAR
Doğuyoruz,
Yedi yaşımızda ilkokula başlıyoruz.
İlkokul 4 yıl
Ortaokul 4 yıl
Lise 4 yıl
Üniversite 4-5 yıl
Toplam 16-17 yıl eğitime harcıyoruz.
İlkokul 3 yıl olsa ne olur?
Orta ve Lise toplam 3 yıl olsa ne olur?
Üniversite 2-3 yıl olsa ne olur?
Ne olur?
Ayet mi var değişmeyecek?
İnsana sabah 08:00, akşam 17:00 arası çalışmanın gerekli olduğunu kim söyledi?
Kim söyledi?
Kim söyledi?
Kim aileni, çocuklarını, iş arkadaşlarından daha az göreceksin dedi?
Sabah 08:00 ile 17:00 arasında çalışmak zorun da mıdır insan?
Bu insan ne zaman nefes alacak?
Kültüre, sanata ne zaman vakit ayıracak?
Ne zaman eğlenecek, eğlendirecek?
Ne zaman gülecek, güldürecek?
Ne zaman düşünecek?
Yılın 365 gününde 15 gün tatil yapılacak,
Kim istedi?
Kim söyledi?
Sabah işe gidip öğleden sonra insanlar boş olsa ne olur?
Ne olur?
Ne olur?
Ayet mi hadis mi var 10 saat çalışmak için?
Neden insanlık 30 yıl çalışıp emekli oluyor, o da olabilirse; bazı hırsız işverenler sigortasını ödememiş olabilir. Benim sigortam ödenmediği gibi.
İt soyu kendi şimdi yatlarda geziyor, bizden esirgediği paralarla saltanat sürüyor.
1000 kişi çalışacak bir fabrikada, aldıklar ücret kişi başı 1,500 TL
1000 kişi çalışıyor 1 kişi yaşıyor.
1000 kişi çalışıyor, patron yatlarda tatil yapıyor.
İşçisi de senelik iznini fındık toplamak, çay toplamak için kullanıyor ne tatili kardeşim!
Utanmaz adam!
1000 kişi senin için çalışıyor, sen keyf sür,
işçin ise yıllık izninde traktör sürsün.
Patrona sorarsan, 1000 kişiye istihdam sağlıyormuş.
Hadi oradan zalim.
1000 kişi sana istihdam sağlıyor, senin için çalışıyor.
Yatta, katta, köşklerde geçen ömründe işçinin teri var,
Senin için çalışan yüzlerce modern kölen var.
1000 kişi senin için çalışıyor…
Sen de gururla “Bu işyerinde asgari ücret uygulanır.” yazıyorsun utanmadan…
İşçine üçbeş kuruş veriyorsun;
Kendin trilyonları götürüyorsun.
Utanmadan vergiden kaçırıyorsun…
Yaptırdığın okul numaradan
Palavradan…
Kim dedi ömür boyu çalış, dört duvar için yarış da yarış?
Bunlar alışılmış, alıştırılmış alışkanlıklarımız
Alışılmış kandırılmışlıklarımız
Kapitalizmin doğurduğu modern kölelik düzeni
Adı Müslüman, alnı secdeye gelen zalimler de kabullendi.
Hani işçinin teri kurumadan hakkını verin diyordu İslam.
Hani emriniz altındakilere; “YEDİKLERİNİZDEN YEDİRİN, GİYDİKLERİNİZDEN GİYDİRİN” diyordu İslam.
Biraz ağır mı oldu?
Ağır olsun…
Çalıştırdığın insanın hayat mücadelesinden daha ağır değildir sözlerim.
Daha mı ağır oldu?
Altında kal ağırlığın…
Algı, anlayış, yaşam, hayat
Boş konuşma içinden, anlayışın çok bayat…
Alıştırılmış hayat
Öğretilmiş, ezberletilmiş yıllar
Karşıyım sana, ona, buna
İnsanlığım, vicdanım, inancım
Diyor ;
“Nereye böyle?
Anlat, konuş, söyle!”
Herkesin bildiği doğru,
Artık beni yordu.
İnsanca yaşamak varken
Uykuya dalıyoruz koyunları sayarken
Kim dedi sabah 08:00, akşam 17:00 çalış babam çalış
Sen çalış 1000 kişi,
Yesin, 1 kişi
İstihdam sağlıyormuş
Yalanın batsın…
Hani unuttuğun, hatırlamak istemediğin İslam Dini’nin kaynağından beslenen büyük insan Hz. Ömer’in kölesi ile yaptığı yolculuk menkıbesini kafanı eğerek dinliyorsun ya…
Nasıldı menkıbe?
Hz. Ömer (r.a.) kölesiyle beraber Şam’a giderken yolda deveye nöbetleşe biniyorlardı (Köle: Bugünkü anlamı ile işçi)
Hz. Ömer (r.a.) deveye biner, kölesi devenin yularını tutar ve bir müddet giderlerdi.
Sonra Hz. Ömer iner, kölesi biner. Hz. Ömer devenin yularını tutarar bir müddet giderler.
Dönüşümlü olarak bu şekilde yol alırlar.
Şam’a yaklaştıklarında binme sırası kölesinde idi.
Köle, devenin üzerinde Hz. Ömer de (r.a.) yularını tutmuş gidiyorlardı.
***
Halifeyi karşılamaya çıkan Şâm Emîri Ebû Ubeyde bin Cerrâh (r.a.) bu hâli görünce;
‘Ey mü’minlerin emîri, Şam’ın ileri gelenleri seni karşılamaya çıkacaklar, seni bu hâlde görmeleri iyi olmaz.’ dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.)
“Muhakkak Allâhü Teâlâ bizi İslâm ile azîz kıldı. Biz insanların sözlerine itibar etmeyiz.” buyurdu.
İşte bunu çok dinledin, çok okudun…
Şimdiki patronlar işçisi aynı yöne gitse de arabasına almıyor.
Şimdiki patron yatta katta
İşçisi de bodrum katta
Protokol, isimler, isimler, isimler
Kalburüstü seçilmiş kesimler
Öndekiler, protokol
Arkadakiler, ne olursan ol!
Karşıyım sana, ona, buna
İnsanlığım, vicdanım, inancım
Diyor ;
“Nereye böyle?
Anlat, konuş, söyle!”
Herkesin bildiği doğru,
Artık beni yordu.